PEYGAMBERİMİZİN ŞEFKATİ

 İnsanlardan hizmetçilerine iyi ve nazik muamele etmelerini, iyi besleyip, giyindirmelerini ve onlara hiçbir zaman kötülük yapmamalarını istemiştir. Hz. Ebu Bekir'in rivayetine göre Rasulullah@ : " Kölelerine kötü ve kaba muamele edenler Cennete girmeyeceklerdir " buyurmuştur. İbni Mes'ud'un rivayetine göre, bir gün kölesine vururken bir ses işitti: " İbni Mes'ud, bilmeliydin !" Arkasına döndüğünde Resulullah'ı@ gördü. Resulullah@ devamla " Allah'ın senin üzerinde olan hakkı, senin kölen üzerinde olandan daha fazladır' buyurdu. İbni Mes'ud bu olaydan sonra bir daha hiçbir kölesine vurmadığını söylemiştir.

Ebu Zer'in rivayetine göre Rasulullah ona, nerede olursa olsun Allah'tan korkmasını; iyilik yapmasını, böylece günahlarının temizleneceğini ve insanlara şefkatle muamele etmesini söylemiştir. Bir defasında Medine'de kıtlık vardı. Abbad b. Şurahbil adlı aç bir adam bir bahçeye girdi. Birkaç hurma yedi ve bir miktar da hırkasına koydu. Bahçenin sahibi onu yakalayıp dövüp, elbiselerini soydu. Fakir adam bahçe sahibiyle birlikte Resulullah'ın @ yanına gelerek bahçe sahibini şikâyet etti. Rasulullah@ bahçe sahibine dönerek, " 0 cahildi, sen ona öğretmeliydin; o açtı, sen onu doyurmalıydın' dedi. Ve bahçe sahibi adamın elbisesini iade etti. Ayrıca ona kendi ambarından altmış say buğday verdi. ( Siret Ans. 1/44 )

. Yaşlı birinin develeri üzerindeki iki oğlunun arkasında yaya olarak Kabe'ye gittiğini görür. Sebebini sorar, öğrenir ki bu yaşlı adamın bir adağıdır. Fakat güçlükle yol alabilmektedir. Kendisine haber gönderir.
- Allah bu kişinin kendi canına azab etmesine muhtaç değildir. Söyleyin ona bir deveye binsin. . ( Siret Ans. 3/210 )

Mekke'nin fethinden sonra Taif'i kuşatmıştır. Kuşatma uzayınca Taif'te açlıktan ölümler başlar. Halkının açlıktan ölümü sayesinde bir şehri teslim almaya gönlü razı değildir. 0 Taif halkı yıllar önce O'nu taş ve tükürük yağmuruna tutarak, kendi anlatımıyla "hayatının en acı gününü" yaşatmış bir şehirdir. Düşman teslim olmak üzere olmasına rağmen, kuşatmayı kaldırır. ( Siret Ans. 3/245 )

Uhud, İslam'ın ikinci büyük meydan savaşıdır. Müslümanlardan 70 kişinin şehid olmasıyla sonuçlanan ama buna rağmen müslüman birliklerin hemen toplanıp Mekkelileri uzun süre takip ettiği Uhud, başta Hz. Muhammed@ olmak üzere bütün müslümanların çok acı çektikleri bir yerdir. Bu acılardan Hz. Muhammed'in payına, sevgili arkadaşlarından onlarcasının şehid edilişini ve ordusunun dağıtılışını görmek gibi en büyüklerinin yanında, üzerine yetmiş sefer kılıç savrulması, dişlerinin kırılması, yanağının yarılması ve diş etine demir parçalarının saplanması gibi göreceli olarak daha küçükleri de düşer.
Büyük, küçük bu acıların hepsinin birden yaşadığı en sıcak dakikalarda, sığındığı dağın yamacında ellerini kaldırır ve bütün bunlara neden olan Mekkeli putperestler hakkında dua eder:
- A llah'ım! Benim halkımı bağışla. Çünkü onlar gerçeği göremiyorlar. Eğer görselerdi böyle yapmazlardı.
Bir yandan da yanağından ve dişlerinden dökülen kanları eliyle silerek, toprağa düşmelerine engel olmaya çalışmaktadır. Bu durum dikkatlerinden kaçmayan bazı arkadaşları daha sonra sorar:
-Ey Allah'ın Elçisi! Niçin kanınızın toprağa dökülmemesi için o kadar uğraştınız?
- Allah'ın kanunudur. Bir toplum kendilerine rahmet olarak gönderilmiş bir peygamberi, kanı toprağa dökülecek ölçüde yaralarsa, kendilerine mühlet tanınmaz. Toptan yok edilirler . ( Ataullah b.fazlullah ravzatul-ahbab 174 )

Zeyd Bin Haris, Mute savaşında şehid düşer. Haber Medine'ye ulaştığı gün şehid'in evi ve çocukları Hz. Muhammed tarafından ziyaret edilir. Zeyd'in küçük kızı taze olan baba acısıyla O'nun eteğine sarılır ve ağlamaya başlar. Hz. Muhammed'de @ bir yandan küçük yetimleri kucaklamakta diğer yandan da sesli olarak hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır. Yanında bulunan bir arkadaşı dayanamayıp, sorar.
- Ey Allah'ın Elçisi! Bu nedir?
- Bu, sevenin sevgilisini özleyişidir. ( Hadislerle Müslümanlık, Kandehlevi 3/195 )

Peygamber Efendimiz @, evlatlığı Zeyd'in oğlu Usame'yi çok severdi. Bu sebeple Usame'ye " Resulullah'ın Sevgilisi " derlerdi. Resul-u Ekrem Efendimiz, Usame ile torunu Hz. Hasan'ı, onlar henüz küçük birer çocukken kucağına alır, " Allah'ım! Ben bunları seviyorum, onları sen de sev !" diye dua ederdi.
Usame büyüdü, delikanlı oldu ve bir savaşa katıldı. 0 gün Medineli bir arkadaşıyla, kaçmakta olan bir düşmanın peşine düştüler. Ona iyice yaklaştıkları zaman adam " la ilahe illallah " deyiverdi.
Bunu duyan Medineli arkadaşı onunla savaşmaktan vazgeçti. Fakat Usame aldırmadı; mızrağını çekip adamı öldürdü.
Savaş bitip de Medine'ye döndükleri zaman, bu olay Hz. Peygamberin@ kulağına gitti. Allah'ın Elçisi @, Usame'yi karşısına aldı ve ona:
- Usame! Adam " la ilahe illallah ' dedikten sonra onu öldürdün, öyle mi?" diye çıkıştı. Usame:
-Ya Resulallah! 0, canını kurtarmak için "la ilahe illallah" dedi, diye kendini savunmaya çalıştı.
Fakat Allah'ın Elçisi: - Kalbini mi yardın, ölüm korkusuyla öyle davrandığını nereden biliyorsun? diye Usame'yi azarladı. "La ilahe illallah" kelimesi kıyamet günü huzuruna geldiğinde ne yapacaksın! " diye çıkışmaya devam etti. Resulullah Efendimiz bu cümleyi durmadan tekrarlıyordu. Usame, Resulullah'ı bu kadar çok üzdüğü için, kendini affedemiyordu. "Keşke daha önce değil de, bugün Müslüman olsaydım" diye söylendi. ( Buhari, Fedailu ashabi'n-nebi 18 )


Mail oğlu Enes O'nu, "Aile efradına O'ndan daha şefkatli davranan bir insan görmedim" sözleriyle anlatır... Hayatının son yıllarında dünyaya gelen oğlu İbrahim'i, bulunduğu sütannenin evinde sık sık ziyaret ederdi... Burası, Medine'nin kenar mahallelerindedir ve sütannenin kocası da bir demirci ustasıdır. Evin içi de çoğu kez demirci ocağından gelen dumanla doludur. Her ziyarette İbrahim'i kucağına alır ve uzun uzun koklayarak öper. Bu sırada bütün Arap yarımadasını hâkimiyeti altında bulunduran bir devletin de başkanıdır. ( Siret Ans. 2/222 )

Onun sevgi ve şefkati sadece müslüman çocuklarına mahsus değildi. Bütün çocuklara karşı aynı duyguyu taşırdı. Bir savaşta, savaşan kuvvetler arasında çocuklar da bulunmaktaydı ve çocuklar ölmüştü. Olayı öğrenince Rasulullah c çok müteessir oldu. Rasulullah'a@, birisi: " Ey Allah'ın Resulü! Onlar müşriklerin çocuklarıydı ' deyince Hz. Muhammed@ : " Müşriklerin dahi çocukları sizden daha iyidir. Sakın çocukları öldürmeyin! Sakın çocukları öldürmeyin " buyurmuştur.

Mevsimin ilk meyvesi getirildiğinde, onu topluluğun en küçük ferdine vermek onun sünnetiydi. Çocukları çok sever ve onları öperdi. Bir gün çocukları öperken bir bedevi gelerek "Çocukları çok seviyorsun. Benim on çocuğum var ve daha birini bile öpmedim' deyince, Rasulullah@ " Allah senin gönlünden merhamet ve şefkati çekip çıkarmıştır, ben ne yapabilirim " diyerek cevap vermiştir.

Rasulullah @ , bilhassa kölelere karşı çok şefkatliydi. Ashabına, " Onlar sizin kardeşlerinizdir; yediğinizden yedirin; giydiğinizden giydirin " derdi. Köle aldığında azad ederdi. Fakat onun şefkat ve cömertliğinden ötürü köleler ayrılmak istemezdi. Zeyd b. Haris, bir köleydi. Muhammed onu azad etti ve onu almaya gelen babasıyla gidebileceğini söylemesine rağmen o babasıyla gitmeyi reddederek, Rasulullah@'la kalmayı tercih etmiştir.

Rasulullah @, bilhassa kölelere karşı çok şefkatliydi. Ashabına, " Onlar sizin kardeşlerinizdir; yediğinizden yedirin; giydiğinizden giydirin " derdi. Köle aldığında azad ederdi. Fakat onun şefkat ve cömertliğinden ötürü köleler ayrılmak istemezdi. Zeyd b. Haris, bir köleydi. Muhammed onu azad etti ve onu almaya gelen babasıyla gidebileceğini söylemesine rağmen o babasıyla gitmeyi reddederek, Rasulullah@'la kalmayı tercih etmiştir. ( Siret Ans. 1/45 )

Bir kere Ashabıyla bir yolculuktayken dinlenmek amacıyla durdular. Oraya bir kuş yumurtlamıştı. Birisi yumurtayı alınca kuş büyük bir korku içinde kanatlarını çırpmaya başladı. Peygamber@ yumurtayı alarak kuşu kimin ürküttüğünü sordu. Adam "Ben yaptım, ey Allah'ın Resulü" dedi. Rasulullah@ " Geriye koy ' dedi. Elindeki bir bez parçasına sarılı kuş yavruları olan sahabenin biri Peygamber'e @ gelerek "Çalılardan ses duyup gidince, bu yavruları gördüm ve tutup aldım. Olanları gören anneleri de başımın üstünde uçarak dönüp durdu' dedi. Rasulullah adama kuşları geriye götürmesini söyledi.

Bir gün Rasulullah@, yolda açlıktan karnı sırtına yapışmış bir deve görünce sahibine, " Konuşamayan bu hayvanlara muamele ederken Allah'tan kork " demiştir. Muhammed@ kendisi hayvanları beslemiş, deve bağlamış ve süt sağmıştır' ( Siret Ans. 1/47 )
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol