Yeni 121212aşlığı

“Halk İçinde Hak ile…”

Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri’nin Hayatından Bize Yansıyanlar

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Biyografiler, diğer bir ifadeyle hayat hikayeleri, insanı konu alan ve sosyoloji, psikoloji, eğitim vb. alanları kapsayan beşeri ilimlerde önemsenen bilgi kaynakları hükmündedirler. Çoğu kez sıradan bir görüntü veren herhangi bir hayat hikayesinde bile, çok önemli mesajlar bulmak mümkün olabilmektedir. Edebiyatçıların da mesajlarını kahramanlarının hayat hikayelerine serpiştirerek vermeyi tercih ettikleri bilinen bir husustur. Tasavvur ve tefekkür faaliyeti üzerine inşa edilen roman ve hikayeler yanında bir de gerçekten, “olduğu gibi”, tüm hakikatiyle yaşanan hayatlar ve bu hayatların sahipleri vardır. Peygamberler, Allah dostları ve kulluğun zirvesinde daim huzur halini yaşayan melek-sıfat kullar gibi ve tıpkı bundan 25 yıl önce 12 Şubat 1984’te Rahmet-i Rahman’a uğurlanan merhum Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri gibi…

Geçen ay dergimizde, vefatının sene-i devriyesi münasebetiyle zat-ı alileriyle alakalı makaleler yayınlandı. Biz de bu ay ve gelecek ayki yazılarımızla, manevî eğitim adına Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri’nin hayat hikayesini yeniden tetkik etmek ve bize yansıyan yönlerine değinmek niyetindeyiz.

Gerçekten, bir güzellikler ve ibretler manzumesini andıran bu hayat hikayesini tetkik ve tahlil ettiğimizde, ilmî, ferdî ve ictimaî manada çok önemli mesajlarla ve örneklerle karşılaşmamız sözkonusudur.

Bir İslam Alimi Olarak Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri.

İlk olarak zat-ı alilerinin ilmi yönünü ele alacak olursak, yaşadığı zaman diliminde kendisini çok iyi yetiştirdiğini, üniversite tahsili esnasında pekiyi derece ile mezun olduğu hukuk fakültesindeki dersleriyle beraber islami ilimleri de ehlinden tahsil ettiği ve insanlara hem diliyle, hem de kalemiyle, yüce dinimizin güzelliklerini anlatma gayreti içinde olduğunu görürüz. İlmi birikimini, çeşitli camilerde ve bazen de mütevazı mekanlarda insanlarla paylaşırken, kaleme aldığı ve sayısı onyediye ulaşan eserleriyle de, gerek kendi zamanındaki, gerekse kendisinden sonraki insanların, İslam’ı, sevgili peygamberimizin sünnet-i seniyyesini ve ashabının hayat hikayelerini tanımalarına kapı aralamıştır. Bu eserlerden bir kısmı, Fatiha, Yunus, Hud gibi bazı surelerin tefsiri, bir kısmı, Hz. İbrahim, Hz. Yusuf gibi bazı peygamberlerin hayat hikayeleri, bir kısmı Ashab-ı Kiram’ın menkıbeleri, bir kısmı da muhtelif zamanlarda yapılan sohbetlerin bir araya toplanmasıyla teşekkül eden “Musahabe” kitaplarıdır. Denilebilir ki, merhum Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri, Hz. Peygamber (sav)’in ashabını eğitirken uyguladığı “sohbetle eğitim” metodunu yirminci yüzyılda ihya eden müstesna şahsiyetlerden biridir. İşte, o sohbetlerin adeta çözümlenerek kaleme alınmış hali de seri halde yayınlanmış olan “Musahabe” adlı eserlerdir; ki, bunlar, ayetler, hadisler, ashab-ı kiram ve evliya sözleri, hikmet sahibi kimselerin nasihat ve tavsiyelerinden müteşekkildir. Tabiri caiz ise, özel bir başlık altında ele alınan herhangi bir mevzuun süzülmüş ve komprime halde sunulmuş tüm bilgilerini ihtiva eden kitaplardır. Bu eserlerin bir başka açıdan önemi de, bu manadaki eserlerin az bulunduğu bir zaman diliminde insanların ihtiyacına cevap vermiş olmasıdır.

İkinci olarak merhum Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri’nin hayat hikayesinden alınabilecek ferdî mesajlar  üzerinde durmak istiyoruz.

Bu maksatla hayatı tetkik edildiğinde birkaç madde olarak ele alabileceğimiz hususlar mevcuttur.

1. Bilindiği üzere kendileri Hukuk Fakültesi mezunudur. Fakat o, kereste ticaretiyle iştigal eden bir işyerinde muhasebeci olarak çalışmayı tercih etmiş ve geçimini kendi el emeği ile kazanmayı arzu etmiştir. Biliyoruz ki Allah Teala, Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerinden bahsederken, onların kendi el emekleriyle geçimlerini sağladıklarını vurgular. Ve yine biliyoruz ki Hz. Peygamber (sav) de “Kişi, kendi el emeğiyle kazandığı rızıktan daha temiz bir yemek yemiş olamaz.” Buyurmaktadır. İşte aslında bu tercihiyle, merhum Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri, etrafındaki insanlara da örnek bir şahsiyet olmuştur. 

2. İşyerine gidip gelirken tertipli ve düzenli hayat tarzı kendisiyle muhatap olan herkesin dikkatini çekmiştir. Öyle ki hergün aynı saatte tren ve vapura binmeye çalışır ve belirli saatte işyerinde olurmuş. Onunla hergün muhatap olan tren ve vapur işletmelerinin görevli gişe memurları zat-ı alileri hakkında şu ilginç tespiti yapmışlardır: “Daima bozuk ve tam para vermek suretiyle bize hiç sıkıntı çektirmeyen bir zattı.” Bu özelliği üzerinde düşündüğümüzde sevgili peygamberimizin de “düzenli bir hayat sahibi” oluşunu hatırlıyoruz. Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamber, kendisine ait işyerini hergün aynı saatte ziyaret ettiğini, sadece hicret esnasında, alışık olmadığı bir zaman diliminde gelince, o gün için olağanüstü bir durum olduğunu hemen fark ettiğini aktarmaktadır. İşte merhum Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri de aynı zaman disiplinine sahip, düzenli bir hayatın sahibiydi. Öte yandan onun hergün bozuk parasını hazırlayarak gişe memurlarını ve ardında sıra bekleyen insanları meşgul etmeyişini de yine Hz. Peygamber’in “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz” tavsiyesine uyarak sünnet-i seniyyeyi yaşamak ve yine Peygamberimizin “Allah’ım! Ümmetime kolaylık sağlayanların sen de işlerine kolaylık ver” duasına mahzar olmak gayreti çerçevesinde görmek mümkündür.

Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz. lerinin, hayatı incelendiğinde ilmî, ictimaî manada büyük örnekler taşıdığından bahsetmiştik. Şimdi ise onun aile hayatından bizlere yansıyan özelliklerine bakalım

Bir Dede Olarak Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri

Konuya, İslam coğrafyasında çok önemli projelere imza atan biricik torunları mimar Mahmut Sami Kirazoğlu’nun iki hatırasına yer vererek başlamak istiyorum.

Kendisi, üniversite talebeliği yıllarında zor bir dersin sınavına hazırlanırken, her zaman manevi desteğini yanında hissettiği dedesinden, bu kez zorlandığı bu dersin sınavında hangi kısımlara çalışması gerektiği hususunda bir işaret almak için ilgili dersin kitabını kendilerine uzatarak istirhamda bulunur. Dedeleri tebessümle kitabı alır, bir sayfasını işaretleyerek torununa geri uzatır. Torunları Mahmut Sami Bey sevinerek kitabı geri aldığında bir de ne görsün… Koca kitabın işaretlenen sayfası, tüm konuların yer aldığı “İçindekiler” kısmıymış. Bu işaretiyle Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri torununa  şu telkinde bulunmak istemiş: “Eğer sınavında başarılı olmak istiyorsan, kitabın tamamına çalışmalısın…” İşareti kavrayan Mahmut Sami Bey de öyle yapmış ve tüm derslerinde muvaffak olacak bir gayretin içine girerek mimarlık tahsilini başarıyla tamamlamış. Bugün başta Medine-i Münevvere’deki Kuba ve Anberiyye Camileri olmak üzere şaheser niteliğindeki pek çok eserin altındaki başarılı imzasının ardında muhterem dedelerinin o hikmetli işaretinin ne büyük yeri vardır kim bilir?... Aslında bu davranışıyla Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri bizlere de bir büyük işaretle şu ayeti hatırlatıyor:“İnsanoğlu için ancak çalışmasının karşılığı vardır. Ve bu çalışmasının karşılığı mutlaka görülecektir.” (Necm/39-40)

İkinci hatıraları ise şöyle: Gençlik yıllarında güreş ve halter gibi sporlara meraklı olan Mimar Mahmut Sami Bey, bir gün spor kıyafetleriyle ağırlık çalışmaları yaparken, birden karşısında muhterem dedelerini görünce mahcubiyet hisleri içinde başını önüne eğmiş. Fakat dedeleri, “Maşaallah, maşaallah… İnşallah hakiki pehlivan olursun” diyerek tebessümle dua buyurmuşlar. Torununun mahcubiyetinin giderilmesinde dedesinin bu hoşgörüsünün ne kadar önemli olduğunu ifade etmekle beraber, Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.lerinin, torununun yaptığı faaliyetin, hakiki pehlivanlığa vesile olmasını temenni etmekle ona bir ideal kazandırdığına da bakmak gerekiyor. Sanki Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.leri, torunu şahsında bizlere Hz. Peygamber (sav) Hz.lerinin şu hadisiyle uyarıda bulunmak istiyor: “Pehlivan, güreş meydanlarında rakiplerini yenen kimse değildir. Fakat gerçek pehlivan, kızgınlık anında nefsine hakim olarak onu yenen kimsedir.”

Buraya kadar merhum Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.lerinin hayatından bize yansıyan yönleri iki ana başlık altında ele aldık. Daha önce, zât-ı âlilerinin hayatı incelendiğinde ilmî, ictimaî manada büyük örnekler taşıdığından da söz etmiştik. Şimdi ise bir mürşid olarak halk içinde Hakk’ı unutmadan yaşayabilmeye muvaffak olan bu yüce zâtın diğer yönlerine temas etmeye çalışalım.

 

Bir Mürşid-i Kâmil Olarak Ramazanoğlu Mahmud Sami (ks) Hz.leri

 

Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.lerinin bir kereste ticarethanesinde muhasebecilik yaparak kendi el emeğiyle geçimini temin etmeye çalıştığı Tahtakale semti, İstanbul’da adeta paranın kalbinin attığı yerdir. Ancak böyle bir ortamda bile kendileri öylesine bir zühd ve takva anlayışı ile temayüz etmiştir ki, onu görenler serapa bir İslam alimi, bir zahid ve mürşid-i kamil ile yüz yüze olduklarını kısa sürede anlamışlardır. İşte eğer, paranın kalbi sayılan bir mekanda, “kalb-i selim”in ne olduğunu varlık sahibi insanlara hal ve kaaliyle, sözleri ve davranışlarıyla anlatabilmiş ve bu insanları irşada muvaffak olabilmişse, burada zat-ı alilerinin, dünyaya ve dünyalıklara karşı zahidane tavrının son derece önemli yeri vardır. Kendileri için söylenen sözlerden biri de “Dünyayı ve dünyalıkları gerçek manada terk eden ve bu sayede onun peşinden bütün dünyanın koştuğu kimseydi…”  Peki, derdi, tasası ve arzusu neydi? Denilecek olursa, böylesine zirve şahsiyetleri değerlendirmek haddimize değil ama, kıymetli eserlerinden bize yansıyanları aktaracak olursak,  Ramazanoğlu Mahmud Sami (k.s) Hz.lerinin en önemli arzusu, eserlerinde de yer verdiği “kalb-i selim” sahibi olarak Mevla’nın huzuruna varmaktı.

Merhum Efendi Hz.leri, bahsini ettiğimiz “Kalb-i Selim” konusuna eserlerinde geniş yer verdiği gibi, sevenlerine yaptığı sohbetlerde de bu mevzu üzerinde hassasiyetle dururmuş. Özellikle “O gün ne mal ne de evladın faydası vardır. O gün ancak Rabbine kalb-i selim ile gelebilenler kurtulacak olanlardır.”(Şuara 79) ayetini sık sık tekrar ederlermiş. Yine, son derece sarsıcı ve dikkat çekici ifadesiyle müminleri uyanmaya davet eden şu ayet-i kerime de merhum Efendi Hz.lerinin sıkça okuduğu ve sohbetlerine bahis mevzuu ettiği ayetlerden biri imiş. “Sonra kalpleriniz taşlar misali katılaştı, hatta ondan bile katılaşarak kaskatı oldu. Çünkü nice taşlar vardır ki, ortasından sular fışkırıp akar. Nice taşlar vardır ki, ikiye ayrılır da ortasından su çıkar. Ve nice taşlar da vardır ki, Allah’a olan haşyetinden dolayı yukarılardan yuvarlanarak düşer. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.” (Bakara 74)

Onun üzerinde önemle durduğu “kalb-i selim” konusunda geniş bilgiyi eserlerine müracaat ederek öğrenebileceğimizi ifade ederek zat-ı alilerinin diğer yönlerinden biri olan sünnet-i seniyyeye bağlılıkları üzerinde de bir nebze durmak istiyoruz. 

Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s) Hz.leri’nin Sünnet-i Seniyye’ye Bağlılıkları.

Merhum Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s) Hz.lerinin, himmetlerini bütünüyle sarfettiği diğer bir gayeleri de, sünnet-i seniyye ve muhabbet-i resul üzere bir hayat yaşamaktı…

Sünnet-i Seniyye’ye bağlılığı ve Peygamberimize olan muhabbetiyle çevresinde parmakla gösterilen bir şahsiyet olan merhum Efendi Hz.leri, kendisine kabir tahsisi hususunda danışıldığında, “Eğer herkesi bu hususta kendi arzusu üzere bırakacak olsalardı, bizim gönlümüz, Medine-i Münevvere’yi, Cennetül-Baki’i arzu ederdi” demişti. Böylece onun daha hayatında iken bu arzuyu hep taşıdığı ve nihayet son nefeslerini Medine-i Tahire’de vererek buna nail olduğu görülmektedir. Bugün, arzu ettiği üzere, Cennetü’l-Bakî’de yatan naaşı ile Sevgililer Sevgilisi’ne komşu olmanın bahtiyarlığını yaşarken, aziz ruhu ise yetiştirdiği binlerce manevi evladının okuduğu binlerce fatiha ile telezzüz ediyor…. Ne büyük seadet, ne büyük lütf-i ilahi…

 Mevlamız Teala ve Tekaddes Hz.leri, ahirette şefaatlerine nail eylesin. Amin…

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol